11 Temmuz 2017 Salı

yumuşak eller, sert kalp :/

Bu sabah ellerimi yumuşamış buldum. Yataktan kalktığımda bundan hiç haberim yoktu. Kahve koyarken, kitap tutarken de anlamamışım. Nasıl anlamam, anlamıyorum. Başkasının değil ya eller. Civa çalana’ya kadar ellerimin farkına varmamış olabilir miyim? Halbuki uyanır uyanmaz sol omzumun farkındaydım mesela, memelerimin farkındaydım, acıyorlar, sol dizimin iç yanının, dizleri çevirirken hep acıyan sağ ayak bileğimin dışının… bunların hep farkındaydım. Bir şeyin farkına varmam için bana acı mı vermesi gerekirmiş. Yok öyle bir genelleme yapmayacağım. Bazen sadece içimdeki bir şeyi titrettiği için böyle acıklı laflara meylim oluyor…bir yanım fena halde melankolik mi arabesk mi, şapşik mi :)  Meğer bir şeyin farkında olması için canın yanması gerekirmiş. Vah, vah! Yok ayol! Öyle değil vallahi, de işte bu sabah ellerimi yoklamamışım demek ki; civa çalanaya gelip de o hallerini hissedince içim de bir yumuşadı, şefkat duydum ellerime. Sanki akşamdan Yumoş’a yatırmışım (@tansalp ‘cım ben de baktım en az senin kadar okunuyorum bir ürün de ben yerleştirdim) öyle yumuşak. Derimden bahsetmediğim anlaşılmıştır değil mi? Hisler yumuşak olan. Sanki gerçekten de havada birer tül ya da tüy misali süzülmekteler. Bu gazla kurmastanada on altı mutlu nefes kaldım. Ama bu sefer de kafam susmuyor;  eller, eller, bu eller neydi? Hava elementiydi galiba, o da dokunma ve deri…., ay düşünme şimdi, yoga bitsin bakarız…

O yumuşak ellerin bağlı olduğu kolların bağlı olduğu gövdenin ortasında yer alan ve çok yumuşak olduğunu sandığım kalbim nasıl bir öfke kustu yogadan sonra size anlatamam. Anlatamam çünkü utanırım. Dolayısıyla anlatmayayım. Ama yazdım. Oturdum bir kağıda söylediğim bütün o kötü şeyleri yazdım. Bunları neden hissettiğime bakmak, arkalarına neleri gizlediğimi görmek için yazdım.

Bu gün yine Sıtkı’ya masaja gittim. Masajı en çok bedenimi bir araya gelmiş parçalar değil bir bütün olarak algılamama yardım ettiği için seviyorum. Mesela baskı sağ uyluğumdayken ben sol omzumu hissediyorum, karnımın bir yanı omuzun bölgesiymiş o acıyor mu demeden ben omzum diye sesliyorum onun dokunuşunu. Herşey birbirine sımsıkı bağlı, her yer her yerde 🙂 ve her yer hissediyor!!! Önce havaya girdim; inanamıyorum bu gün ne de duyarlıyım, çok tuhaf  diye , sonra da dedim ki : Kızım, neden inanmıyorsun? Bu beden başkasının mı? Tabi ki hissedeceksin. Ne mutlu, canın her yanında özgürce dolaşıyor. Şaşırma, mutlu ol! Oh!!

Öyle işte sanghamu. Sabah 5.30 da kalktığım yatağıma geri yattım şimdi. İnanmazsınız yarın işe gitmek için uyanacağım saat 03:00.  İyi ki beş buçukta kalkmaya alışığım,  hepi topu bir kaç saat erkene alıyorum bu sabahlık diye kendimi teselli ediyorum. Çünkü fake it till you make it!

Bugünlük diyeceklerim bu kadar. Esen kalınız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder