24 Haziran 2017 Cumartesi

birinci turun sonu

IMG_0639

Merhaba! Bu yirmi beş gündür ne az selam vermişim size, şimdi farkediyorum. Hatırınızı da sormadım hiç galiba. Sizi yok saydığımdan değil, oralarda bir yerlerde okuyan birileri olduğunu umuyorum (hatta bazen varlığınızdan şüphe edip istatistiklere bile bakıyorum) ama yazarken siz yokmuşsunuz gibi düşünüp, kendi kendime konuşurmuşum gibi yazıyorum. Pek uzun yazmıyorum, bahanem yanımda bu yazıları yazmak üzere kullanmak için sadece telefonumun olması güya ama bakıyorum da genelde 600 kelime civarında bitiyor zaten söylemek istediklerim. Yazarken şunu yazayım diye başlamıyorum başladığım ender oluyor. Zaten son yirmi üç gündür benim için sıradışı sayılabilecek bir deneyimin içinde olduğumdan anlatacaklarım oluyordu hep. İstanbul'a dönünce yazmaya devam edersem (edeceğim galiba) ne yazarım,kendimi çok mu açtım, daha da yazmak daha da açmak mı demek, bu belki de o kadar iyi bir şey değildir gibi sorular/düşünceler dolaşıyor kafamda.
Yine de diyebilirim ki yazma kısmı işin en eğlenceli tarafı. Yazdığını yayınladıktan sonraki süreç benim için yazmaktan daha sıkıntılı. Kim okudu, kim ne dedi, kim beğendi... Bu kısım en az fiziksel yoga çalışması kadar zorlayıcı/öğretici benim için çünkü sevilmeye, takdir edilmeye, onaylanmaya ne kadar bağımlı olduğumu yüzüme vuruyor. Bu nedenle ikinci tura başlarken niyetim yazıyı yazıp denize atmak, nereye gitti diye peşinden bakakalarak vakit harcamamak. Kazanmayı umduğum zamanı de ihmal ettiğim günlüğüme ayırmak.
Peki ya yoga! İşin en önemli kısmı yoga değil mi? Bütün bunları günleri birbirine yoga ile bağlamak için yapıyoruz. Ben size ve sizin huzurunuzda kendime 28 gün boyunca her gün yoga yapmak için doğru çabayı göstereceğime ve elimden geldiğince deneyimimi aktaracağıma söz verdim. Size verdiğim söz olmasa kaytaracağım günler olurdu. Ben zaten uzun zamandır yoga okullarında yapılan türden sınıf derslerine gitmiyorum. Tayland'da yoganın sessiz, sakin, dua eder gibi bir özen ve dikkatle yapıldığı yoga okulumdan dönünce bir daha stüdyo derslerinden tat alamaz oldum. Evde yapmaya başladım yogamı. Sonra aynı sessiz ortamı Aştanga Yoga'nın Mysore stilinde buldum, çok da sevdim ama şimdi anlatmayacağım bir takım sebeplerden devam edemedim. Sonra da yıllardır cesaret edemediğim adımı atıp Defne hocadan Shadow Yoga öğrenmeye başladım. Self practice denilen evde yalnız başına yapılan yoga çalışması değil benim için mesele. Üstüne üstlük aynı evde yaşadığımız on beş ayın istisnasız her sabahı uyanıp dişini fırçalayıp yoga yapmaya başlayan, sonra yarım saat pranayama çalışıp bir saat de meditasyona oturan (çoğu zaman gün içinde bir saat daha da oturan) biri ile beraberim ama üzüm üzüme baka baka kararmadı bizim durumumuzda. Kabul; evde harika bir motivasyon kaynağıyla yaşıyorum ama herkesin adanmışlığı kendine ve benim adanmışlığım 28günyoga sözü ile harekete geçti. Dolayısıyla bu sözü vermek, bu niyet bence en önemli adım. Bu niyet bence yogayı fiziksel olarak yapmaktan bile daha önemli ve bu adımı attıktan sonra yogayı yapmak/ yazmak/ yayınlamak üçlüsünün her ayağı da aynı derecede kıymetli. Hepsi insana kendisi ile ilgili çok şeyler öğretiyor.
Defne hoca bir derste (yoksa bir yazıda mıydı?) sadece stüdyo derslerine gidip de hiç yalnız başına evde yoga yapmamak, bir dili öğrenip hiç konuşmamak gibi demişti. Eğer içinizden bu zincire eklenmek geçiyor da her gün stüdyoya gitmekten çekiniyorsanız sizi evde kendi yoganızı yapmak, yoga dilini konuşmak için yüreklendirmek isterim.
Şimdiye, buraya dönecek olursak :) ben şimdi New York'un Bryant Parkında oturmuş çiseleyen yağmura aldırmadan size bunları yazıyorum. Uykusuz (çünkü uyku öyle, bazen bütün şartları hazırlasan da gelmiyor, dalamıyorsun) gittiğim gece uçuşuyla buraya vardım. Gelir gelmez üç saat uyuyup Dino'cuğumla son defa görüşmek için dışarı çıktım. Onu bir sonraki randevusuna uğurladıktan sonra da size bunları yazmaya oturdum. Yarın yirmi üç gündür uzak olduğum evime, İstanbul'a dönüyorum. Üstelik çalışarak değil de yolcu olarak döneceğim için bir kaygısızlık, hafiflik var üzerimde. Yağmurun ardından esen ılık rüzgarla sanki içimde birşeyler uçuşuyor. Bugün henüz yoga yapmadım. Niyetim odaya dönünce yin yoga yapmak. Yarın yeni ay. Eve döndüğümde ise yeni döngümüz başlamış olacak. Heyecanlıyım.
İlk döngüyü böylece bitirirken yazan, okuyan, hislerini paylaşan herkese gönülden teşekkür ederim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder